
Eğer şükreder ve iman ederseniz,
Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını
verendir, bilendir. (Nisa Suresi, 147)
İnsan birtakım kusurlara, eksikliklere,
acizliklere sahip olarak yaratılmış bir varlıktır.
Kendisine verilen ömür süresince unutur, yanılır ve
sayısız hata yapar. Ama aynı zamanda Allah'ın vermiş
olduğu tevbe gibi büyük bir nimetle, bu hataların
telafisi dünyada her zaman için mümkündür. Zaten dünya,
insanın eğitilmesi, hatalarından arındırılması ve
kendisine verilen nimetlerle denenmesi için var edilmiştir.
İnsan dünyada iken, yaptığı hatalardan ya da yaşadığı
hayattan kimi zaman büyük bir pişmanlık duyabilir
ama bu pişmanlığı telafi etme imkanı vardır. İnsan
yaşadığı bu pişmanlığın ardından tevbe edip, Allah'ın
kendisini bağışlayacağını ve esirgeyeceğini umabilir.
Kuran'da Allah, samimi olarak yapılan
her tevbeyi bağışlayacağını müjdeler. Allah insanın
içinde sakladığı, düşündüğü, aklından geçirdiği her
kelimeyi, her düşünceyi ve insanın kendi içinde samimi
olup olmadığını bilir. Nitekim Allah Kuran'da, "Rabbiniz,
sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih
olursanız, şüphesiz O da, (Kendisine) yönelip dönenleri
bağışlayıcıdır" (İsra Suresi, 25) şeklinde
buyurarak insana olan yakınlığını haber verir.
Ancak çok önemli bir gerçek daha
vardır ki; öldükten sonra dünyada yapılan hataların,
işlenen günahların telafi edilmesi -Allah'ın dilemesi
dışında- asla mümkün değildir.
O halde insanın kaybedeceği tek bir
an dahi yoktur. Yaşadığı dakikalar göz açıp kapayıncaya
kadar geçmekte, insan ölüme her geçen saniye daha
da yaklaşmaktadır. Üstelik ölümün ne zaman, hangi
gün ve saat kendisini bulacağından da emin değildir.
Bir gün mutlaka ölecek ve dünyada yapmış olduğu davranışlar
ile yaşadığı hayattan dolayı Rabbimizin huzurunda
hesaba çekilecektir.
Bu nedenle insan çok yakında öleceğini
sürekli aklında tutmalı ve ahirette pişman olmamak
için yaşamını yeniden gözden geçirmelidir.
Şu an ölüm melekleri ile karşılaşmış
olsa, acaba geçirdiği bunca senenin hesabını verebilecek
midir?
Bugüne kadar Allah'ı razı etmek için
neler yapmıştır?
O'nun hükümlerini uygulamadaki titizliği
yeterli midir?
Bu soruların belki de hiçbirine verebileceği
olumlu bir cevabı olmayabilir. Ama eğer, şu anda tevbe
eder ve bundan sonraki hayatını Allah'ı razı etmek
için geçireceğine samimi olarak karar verirse, Allah'ın
tevbesini kabul edeceğini, onu bağışlayacağını umabilir.
İnsan, Gaffar (merhametlilerin en
merhametlisi), Halim, (kullarına karşı çok yumuşak
olan) ve Tevvab (bağışlayan ve esirgeyen, tevbeleri
kabul edip günahları iyiliklere çeviren) olan Rabbimize
sığınmalıdır. Allah sabredenlerin ve kendisine yönelip
dönenlerin karşılığını mutlaka verecektir. İman eden
kullarının günahlarını bağışlayarak iyiliğe çevirecek
ve yaptıkları hayırlı işleri en güzeliyle mükafatlandıracaktır.
Nitekim bir ayette Allah, kullarına bu büyük müjdeyi
şöyle vermektedir:
Sizin yanınızda olan
tükenir, Allah'ın katında olan ise kalıcıdır. Sabredenlerin
karşılığını yaptıklarının en güzeliyle Biz muhakkak
vereceğiz. Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak
kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu
güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını,
yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl
Suresi, 96-97)
Unutmayın ki her insan bir anda ölümle
karşılaşabilir ve her ne kadar pişman olsa da bir
daha geri dönüp yaptıklarını düzeltme imkanı bulamayabilir.
Bu nedenle bir kişi eğer Rabbimizin kendisini esirgemesini,
O'nun sevdiği bir kul olmayı ve ölümünden sonra Allah'ın
salih kulları için hazırladığı cennete kavuşmayı istiyorsa,
bir an önce Rabbimizden bağışlanma dilemeli ve hayatını
O'nun emrettiği şekilde Kuran'a ve Peygamber Efendimiz
(sav)'in sünnetine uyarak yaşamalıdır.
|

|