SUARA
(ELMALILI MUHAMMED HAMDI YAZIR)26-SUARA:
1 - Tâ, Sîn, Mîm.
2 - Bunlar sana apaçik kitabin âyetleridir.
3 - (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kiyacaksin!
4 - Biz dilersek onlarin üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunlari egilekalir.
5 - Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir ögüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler.
6 - Üstelik (ona) "yalandir" dediler; fakat onlara alay edip durduklari seyin haberleri yakinda gelecektir.
7 - Yeryüzüne bir bakmadilar mi? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetistirmisiz.
8 - Süphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nisane) vardir; ama onlarin çogu iman etmezler.
9 - Ve süphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir.
10 - Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.
11 - "Firavun kavmine, hâlâ sakinmayacaklar mi?"
12 - (Musa) söyle seslendi: "Ya Rab! Dogrusu ben korkarim ki beni yalanci sayarlar."
13 - "Ve gögsüm daralir, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver."
14 - "Hem onlarin bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayi korkarim ki, hemen beni öldürürler."
15 - (Allah): "Hayir hayir" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Süphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onlari) isitiyoruz."
16 - "Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: Inan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.
17 - Israil ogullarini bizimle beraber gönder."
18 - "Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alip büyütmedik mi? Hayatinin bir çok yillarini aramizda geçirmedin mi?"
19 - "Sonunda o yaptigin (kötü) isi de yaptin. Sen nankörün birisin!"
20 - Musa, "Ben, dedi, o isi o anda yaptim ki saskinlardandim."
21 - "Sizden korkunca da hemen aranizdan kaçtim. Sonra Rabbim bana hikmet bahsetti ve beni peygamberlerden kildi."
22 - "O basima kaktigin nimet de (aslinda) Israil ogullarini kendine köle edinmis olmandir. "
23 - Firavun söyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dedigin nedir ki?"
24 - Musa cevap olarak: "Eger isin gerçegini düsünüp anlayan kisiler olsaniz (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin Rabbi'dir."
25 - (Firavun) etrafinda bulunanlara: "Isitmiyor musunuz?" dedi.
26 - Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarinizin da Rabbidir."
27 - (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.
28 - Musa devamla söyle söyledi: "Sayet aklinizi kullansaniz (anlarsiniz ki), O, dogunun, batinin ve ikisinin arasinda bulunanlarin Rabbidir."
29 - Firavun: "Benden baskasini ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatilmislardan ederim" dedi.
30 - Musa sordu: "Sana apaçik bir sey getirmis olsam da mi?"
31 - Firavun: "Haydi getir onu bakayim, dogrulardan isen" dedi.
32 - Bunun üzerine Musa asâsini birakiverdi; apaçik bir ejderha oluverdi.
33 - Elini de (koynundan) çekti çikardi; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir sey) oluverdi.
34 - Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"
35 - "Sizi sihriyle yurdunuzdan çikarmak istiyor. Simdi ne buyurursunuz?"
36 - Dediler ki: "Bunu ve kardesini egle, sehirlere de toplayicilar gönder."
37 - "Bütün bilgiç sihirbazlari sana getirsinler."
38 - Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.
39 - Halka, "Siz de toplaniyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.
40 - "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyariz" dediler.
41 - Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Sayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardir, degil mi?" dediler.
42 - Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç süphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksiniz" dedi.
43 - Musa onlara "Atin, ne atacaksaniz" dedi.
44 - Bunun üzerine iplerini ve degneklerini attilar ve "Firavun'un kudreti hakki için süphesiz elbette bizler galip gelecegiz" dediler.
45 - Ardindan Musa asâsini atti; bir de ne görsünler, onlarin uydurduklarini yutuyor!
46 - Sihirbazlar derhal secdeye kapandilar.
47 - "Iman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine "
48 - "Musa ve Harun'un Rabbine!"
49 - Firavun (kizginlik içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlasildi ki o size sihri ögreten büyügünüzmüs! Ama simdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarinizi çaprazlama ke stirecegim, hepinizi çarmiha gerdirecegim!"
50 - "Zarari yok dediler nasil olsa biz Rabbimize dönecegiz."
51 - "Herhalde biz müminlerin evveli oldugumuzdan dolayi, Rabbimizin bize magfiret buyuracagini ümit ederiz"
52 - Biz, Musa'ya: "Kullarimi geceleyin yola çikar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.
53 - Firavun da sehirlere (asker) toplayicilar gönderdi:
54 - "Esasen bunlar, sayilari azar azar, bölük pörçük bir cemaattir."
55 - "(Böyle iken) hakkimizda çok gayz (öfke) besliyorlar. "
56 - "Biz ise, elbette uyanik (ve tekvücut) bir cemaatiz." (diyor ve dedirtiyordu.)
57 - Ama (sonunda) biz, onlari (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pinarlardan,
58 - Hazinelerden ve serefli makamlardan çikardik.
59 - Ve onlara Israil ogullarini mirasçi yaptik.
60 - Derken (Firavun ve adamlari) günes dogmustu ki, onlarin ardina düstüler.
61 - Iki topluluk birbirini görünce, Musa'nin adamlari "Eyvah, yakalandik! dediler.
62 - Musa: "Hayir, aslâ! dedi, Rabbim süphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."
63 - Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dag gibi oluverdi,
64 - Ötekilerini de buraya yanastirivermistik.
65 - Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardik,
66 - Sonra da ötekileri suda bogduk.
67 - Süphesiz bunda bir âyet (ibret) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir.
68 - Ve süphesiz, iste o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
69 - (Resulüm!) onlara Ibrahim'in kissasini da naklet.
70 - Hani o, babasina ve kavmine, "Neye tapiyorsunuz?" demisti.
71 - "Birtakim putlara tapariz da onlar sayesinde toplaniriz" dediler.
72 - Ibrahim "Peki, dedi, yalvardiginizda onlar sizi isitiyorlar mi?"
73 - "Veya size fayda veya zararlari olur mu?"
74 - "Yok, dediler, ama biz babalarimizi böyle yapar bulduk."
75-76 - Ibrahim dedi ki: "Iyi ama, ister sizin, ister önceki atalarinizin olsun, neye taptiginizi (biraz olsun) düsündünüz mü?"
77 - "Hep onlar benim düsmanimdir; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)"
78 - "O ki, beni yaratan ve bana dogru yolu gösterendir,"
79 - "Beni yediren, içirendir,"
80 - "Hastalandigim zaman bana O, sifâ verir."
81 - "O ki, benim canimi alacak, sonra diriltecektir. "
82 - "Ve hesap günü, hatami bagislayacagini umdugumdur."
83 - "Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat."
84 - "Sonra gelecekler içinde beni dogrulukla anilanlardan eyle!"
85 - "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!"
86 - "Babami da bagisla, çünkü o yanlis gidenlerdendir. "
87 - "(Insanlarin) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme."
88 - "O gün ki ne mal fayda verir ne ogullar!"
89 - "Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtulusa erer)."
90 - (O gün) Cennet müttakilere yaklastirilmistir.
91 - Azginlar için de cehennem hortlatilmistir.
92-93 - Onlara, "Allah'i birakip da taptiklariniz, hani nerede? Size yardim edebiliyorlar mi veya kendilerini kurtarabiliyorlar mi?" denilir.
94 - Ve arkasindan hep onlar (putlar ve azginlar) o cehennemin içine firlatilmaktadirlar.
95-96 - Ve bütün o Iblis ordulari onun içinde birbirleriyle çekisirlerken dediler ki:
97 - "Vallahi biz, gerçekten apaçik bir sapiklik içindeymisiz."
98 - "Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."
99 - "Ve bizi hep o günahkarlar saptirdi."
100 - "Bak bizim için ne sefaatçiler var,"
101 - "Ne de yakin bir dost."
102 - "Ah keske (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."
103 - Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir; oysa çoklari iman etmis degillerdir.
104 - Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
105 - Nuh kavmi de peygamberleri yalancilikla itham etti.
106 - Hani kardesleri Nuh onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
107 - "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis güvenilir bir Peygamberim.
108 - "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
109 - "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatimi verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."
110 - "Gelin, artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
111 - "Â, dediler, senin ardina hep düsük kimseler düsmüsken, biz sana hiç inanir miyiz?"
112 - Nuh dedi ki: "Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur."
113 - "Onlarin hesabi ancak Rabbime aittir. Düsünsenize!"
114 - "Hem ben iman edenleri kovmaya memur degilim."
115 - "Ben ancak apaçik bir uyariciyim."
116 - Dediler ki: "Ey Nuh! Eger vazgeçmezsen, iyi bil ki, tasa tutulanlardan olacaksin!"
117 - Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancilikla itham etti."
118 - "Artik benimle onlarin arasinda sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."
119 - Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide tasiyarak kurtardik.
120 - Sonra da arkasinda kalanlari suda bogduk.
121 - Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak ders) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir.
122 - Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
123 - Âd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
124 - Hani kardesleri Hûd onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
125 - "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis, güvenilir bir Peygamberim."
126 - "Gelin artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
127 - "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. "
128 - "Siz her tepeye bir alâmet bina edip eglenir durur musunuz?"
129 - "Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz?"
130 - "Hem tuttugunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."
131 - "Artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
132 - "O Allah'tan korkun ki, size o bildiginiz seyleri vermekte,"
133 - "Davarlar, ogullar,"
134 - "Cennet gibi baglar, bahçeler, pinarlar ihsan etmektedir."
135 - "Cidden ben sizin hakkinizda büyük bir günün azabindan korkuyorum."
136 - "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmissin, ha vaaz edenlerden olmamissin, bizce birdir."
137 - "Bu sirf eskilerin âdetidir."
138 - "Biz azaba ugratilacak da degiliz."
139 - Böylece onu yalanci saydilar; biz de kendilerini helak ettik. Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir.
140 - Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
141 - Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
142 - Hani kardesleri Salih onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
143 - "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
144 - "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
145 - "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."
146 - "Siz burada güven içinde birakilacak misiniz?"
147 - "Bahçelerin, pinarlarin içinde,"
148 - "Ekinlerin, salkimlari sarkmis hurmalar arasinda,"
149 - Ki bir de daglardan keyifli keyifli kâsâneler oyuyorsunuz."
150 - "Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin."
151-152 - "Yeryüzünde bozgunculuk yapip dirlik düzenlik vermeyen bozguncularin emrine uymayin."
153 - "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmis birisin!"
154 - "Sen de ancak bizim gibi bir besersin. Eger dogru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir."
155 - Salih "Iste (mucize) bu disi devedir; su içme hakki (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakki da sizin" dedi.
156 - "Sakin ona bir kötülükle ilismeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabi yakalayiverir."
157 - Derken onu kestiler; fakat pisman da oldular.
158 - Çünkü kendilerini azap yakalayiverdi. Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir.
159 - Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
160 - Lût (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
161 - Hani kardesleri Lût onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan kormaz misiniz?"
162 - "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
163 - "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
164 - "Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."
165 - "Insanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"
166 - "Birakiyorsunuz da sizler için yarattigi esleri! Dogrusu siz insanliktan çikmis bir kavimsiniz!"
167 - Onlar söyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksin."
168 - Lût "Dogrusu ben, dedi, sizin bu isinize bugzedenlerdenim."
169 - "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onlarin yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."
170 - Biz de onu ve ailesinin tamamini kurtardik,
171 - Ancak (geride) bir yasli kadin kaldi.
172 - Sonra geridekilerin hepsini helak ettik.
173 - Ve üzerlerine öyle bir yagmur yagdirdik ki, (uyarilanlarin) o yagmuru ne kötü bir yagmurdu!
174 - Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir.
175 - Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
176 - Eyke halki da peygamberleri yalancilikla itham etti.
177 - Hani Suayb onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
178 - "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
179 - "Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
180 - "Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan yalniz âlemlerin Rabbidir."
181 - "Ölçegi tam ölçün de hak yiyenlerden olmayin."
182 - "Ve dogru terazi ile tartin."
183 - "Halkin esyalarini degerinden düsürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karisiklik çikarmayin."
184 - "O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun."
185 - Onlar söyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmis birisin."
186 - "Sen de bizim gibi bir beserden baska nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancilardan biri sayiyoruz."
187 - "Sayet dogru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düsürüver."
188 - Suayb, "Rabbim, yaptiklarinizi en iyi bilendir" dedi.
189 - Hülasa, onu yalanci saydilar da kendilerini o gölge gününün azabi yakalayiverdi. O cidden büyük bir günün azabi idi!
190 - Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir.
191 - Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
192 - Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.
193 - (Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi;
194 - Uyaricilardan olasin diye senin kalbin üzerine;
195 - Açik parlak bir Arapça lisan ile.
196 - O, süphesiz daha öncekilerin kitaplarinda da vardi.
197 - Israilogullari bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) degil midir?
198-199 - Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydi, yine de ona iman etmezlerdi.
200-201 - Böylece onu günahkarlarin kalplerine soktuk. (okuyup anladilar, ama yine de) acikli azabi görünceye kadar ona iman etmezler.
202 - Iste bu (azab) onlara, kendileri farkinda olmadan, ansizin geliverecektir.
203 - O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir.
204 - (Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabimizi çarçabuk istiyorlardi.
205 - Gördün ya artik onlara senelerce zevk ettirsek,
206 - Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,
207 - O yasadiklari zevkin kendilerine hiçbir faydasi olmayacaktir.
208 - Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarici (peygamberleri) olmustur.
209 - (Onlar) ihtar edilmistir ve biz zulmetmis degiliz.
210 - Onu (Kur'ân'i) seytanlar indirmedi.
211 - Bu onlara hem yarasmaz hem güçleri yetmez.
212 - Süphesiz onlar vahyi isitmekten uzak tutulmuslardir.
213 - O halde sakin Allah ile beraber baska tanriya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba ugratilanlardan olursun.
214 - (Önce) en yakin hisimlarini uyar.
215 - Ve sana uyan müminlere kanadini indir.
216 - Sayet sana karsi gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptiklarinizdan muhakkak uzagim."
217 - Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.
218 - O ki, (gece namaza) kalktigin zaman seni görüyor.
219 - Ve secde edenler arasinda dolasmani da (görüyor.)
220 - Çünkü her seyi isiten, her seyi bilen O'dur.
221 - Seytanlarin kime inecegini size haber vereyim mi?
222 - Onlar, günaha, iftiraya düskün olan herkesin üzerine inerler.
223 - Onlar, (seytanlara) kulak verirler ve onlarin çogu yalancidir.
224 - Sairler(e gelince), onlara da sapiklar uyar.
225-226 - Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve gerçekte yapmadiklari seyleri söylediklerini görmedin mi?
227 - Ancak iman edip iyi ameller isleyenler, Allah'i çok çok ananlar ve haksizliga ugratildiklarinda kendilerini savunanlar müstesna; haksizlik edenler, hangi dönüse (hangi akibete) döndürüleceklerini yakinda bileceklerdir